Zina Sebebiyle Boşanma Davası (Mal Rejimi ve Paylaşımı)

|

Av. Hamza Bağırsakcı

Evlilik birliğinin en temel unsurlarından biri olan zina, eşler arasında güven sarsıcı etkileriyle sadece boşanma gerekçesi değil, aynı zamanda mal paylaşımından tazminat haklarına kadar geniş hukuki sonuçları olan bir durumdur.

Bu makalede, zina sebebiyle boşanma davası açma şartlarından mal rejimine etkilerine, tazminat taleplerinden zamanaşımı sürelerine kadar tüm önemli noktaları ele alıyoruz. 2024 Yargıtay kararları ışığında güncel hukuki gelişmeleri de içeren bu rehber, aldatılma durumunda başvurabileceğiniz haklarınızı detaylı bir şekilde anlamanıza yardımcı olacaktır.

Zina Sebebiyle Boşanma Davası Nedir?

Zina sebebiyle boşanma davası, evli bir kişinin evliyken eşini aldatması durumunda, aldatılan eşin Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesi uyarınca açabileceği bir boşanma davasıdır. 

Bu maddeye göre, eşlerden biri zina ederse diğer eş boşanma davası açabilir.

Aldatma (Zina) Nedeniyle Boşanma Davasında Mal Paylaşımı Nasıl Yapılır?

Zina nedeniyle boşanma davasında mal paylaşımı, Türk Medeni Kanunu’nun 236. maddesi uyarınca düzenlenir. Bu maddeye göre, hakim, zina sebebiyle boşanma halinde, kusurlu eşin artık değere katılma alacağının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya tamamen ortadan kaldırılmasına karar verebilir.

Örneğin, mahkeme, zina yapan eşin katılma alacağını 1/3, diğer eşin ise 2/3 oranında almasına karar verebilir. Hatta hâkim, evlilik süresi, çocuk varlığı gibi unsurları dikkate alarak, kusurlu eşin hiçbir şekilde katılma hakkı almamasına hükmedebilir.

Bu düzenleme yalnızca edinilmiş mallara katılma rejiminde geçerlidir. Evlilik süresince edinilen mallar üzerinde, zina yapan eşin hakkının azaltılması veya kaldırılması mümkündür. Ancak mal ayrılığı gibi diğer mal rejimlerinde, zina gerekçesi katılma alacağı üzerinde herhangi bir etkiye sahip değildir. Bu nedenle, mal rejiminin türü, paylaşım sürecinde belirleyici bir rol oynar.

Size yardımcı olacak “Boşanmadan Önce Satılan Ev, Araba, Mallar” içeriğimizi de ziyaret edin: https://yontemlaw.com/bosanmadan-once-satilan-ev-araba-mallar/

Aldatma Boşanma Davasında Mal Rejimini Etkiler Mi?

Evet, Türk Medeni Kanunu’nun 236. maddesine göre aldatma sonucu boşanma davalarında, mal rejimi hükümleri kusurlu eş aleyhine değiştirilebilir.

Aldatılan Eşin Maddi ve Manevi Tazminat Hakkı

Aldatılan eş, Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesi uyarınca, boşanma davası sırasında maddi ve manevi tazminat talep edebilir. 

  • Maddi tazminat, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma nedeniyle zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu eşin, kusurlu taraftan uygun bir miktar para isteyebilmesini kapsar. 
  • Manevi tazminat ise, kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu eşten uygun bir miktar para talep etmesini içerir.

Bu tazminat talepleri, boşanma davasıyla birlikte ileri sürülmeli ve aldatma fiilinin ispatlanması gerekmektedir.

Zina (Aldatma) Nedeniyle Boşanma Davası Zamanaşımı Süresi Ne Kadar?

Aldatma (zina) nedeniyle boşanma davası açma hakkı, Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesi uyarınca belirli sürelerle sınırlıdır. Buna göre, aldatılan eş, zina fiilini öğrendiği tarihten itibaren altı ay içinde ve her hâlükârda zina eyleminin gerçekleşmesinden itibaren beş yıl içinde dava açmalıdır.

Yukarıda belirtilen süreler içinde dava açılmaması durumunda, aldatma nedeniyle boşanma davası açma hakkı kaybedilir.

Avukat Hamza Bağırsakcı’nın profesyonel bilgi ve deneyiminden yararlanarak dava süreçlerinizi etkili bir şekilde yönetebilirsiniz. Boşanma konusunda danışmanlık ya da hukuki destek almak için vakit kaybetmeden 0541 526 98 40 numaralı telefonumuza ulaşabilirsiniz.

Zina Sebebiyle Boşanma Davasında Yargıtay Kararları (2024)

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, E. 2023/7119 K. 2024/5391 T. 04.07.2024: “Somut uyuşmazlıkta İlk Derece Mahkemesince her ne kadar erkeğin zina eyleminin gerçekleştiği kabul edilmiş ise de dosyanın yapılan incelemesinden; dava dışı ….’nin davacı kadına, davalı erkek ile birliktelik yaşadığına dair mesajlar attığı, bu hususta tanık Melahat ve … ile telefonda ve yüz yüze görüştüğü, görüşmede ilişkinin detaylarını atlattığı, ilişkiye dair dosya kapsamında ikili arasında geçen mesaj veya fotoğraf bulunmadığı, gerçekleşen olayların zina boyutunda olmadığı, zinanın varlığının her türlü şüpheden uzak delillerle ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında kadının davasının zina hukuksal nedenine dayalı olarak kabulü ile 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, E. 2023/4808 K. 2024/1461 T. 04.03.2024: “Somut uyuşmazlıkta yapılan yargılanma, toplanan deliller ve dinlenen tanık beyanlarından davalı kadının ortak konuta yabancı erkekler aldığı, başka bir erkekle Ankara Çayırhana gittiği ve 7 – 8 ay kadar bu kişi ile dini nikahlı olarak birlikte yaşadığı, daha sonra köyüne geri döndüğü, suçluluk duygusundan evinin balkonundan aşağı atlamak suretiyle intihara teşebbüs ettiği, başka bir erkekle yanak yanağa fotoğraflarının bulunduğu, davacı tarafından sunulan mesaj dökümlerinin davalı kadın tarafından kabul edildiği, tüm bunların kadının zinasının varlığını kabule elverişli olduğu ve zinanın kabulüne karine sayılacağı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında Mahkemece tarafların zina nedenine dayalı olarak boşanmalarına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak boşanmalarına karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”

Yarg. 2. HD, E. 2014/20635, K. 2015/9686, T. 11.5.2015, “Davalı-karşı davacı tarafından açılan karşı boşanma davası, öncelikle “zina” (TMK. m. 161), bunun kabul edilmemesi halinde “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” (TMK. m. 166/1) sebebine dayandığına göre; sorun, davacı-karşı davalı (kadın)’ın, gerçekleşen eyleminin “zina” olarak kabul edilip edilmeyeceğindedir. Mahkeme, kadının gerçekleşen bu eylemini “güven sarsıcı tutum ve davranış” olarak değerlendirmiştir. Oysa, evli bir kadının, teyzesinin oğlu da olsa otuz yaşında olan bir erkekle tatile gidip, aynı otelde kalması ve bu kişiyi bir kaç kere kocası evde yokken geceleyin müşterek konuta alması zinaya delalet eder. Dosyadaki deliller karşısında kadının zinası gerçekleşmiştir. Öyleyse, karşı boşanma davasının “zina” (TMK. m. 161) sebebiyle kabulü gerekirken, değerlendirmede yanılgı sonucu Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesinden boşanma kararı verilmesi doğru olmamıştır.”

Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06/07/2018 Tarihli ve E. 2017/5, K. 2018/7 Sayılı Kararı: “Yasal dayanağını TMK’nın 185. maddesinin 3. fıkrasından alan eşler arasındaki sadakat yükümlülüğü, evlilik birliğinin taraflarını oluşturan eşlerin birbirlerine karşı ileri sürebilecekleri nispi bir hak olup, eşler bu yükümlülüğün ihlal edilmemesini ancak birbirinden talep edebilirler. Bu doğrultuda aile hukukunda evlilik birliğinin devamı sırasında eşlerden birinin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışına karşı diğer eşin başvurabileceği çeşitli hukuki yollar ve uygulanacak yaptırımlar düzenlenmiştir. Bu yaptırımlardan biri olan ve TMK’nın 174. maddesinin 2. fıkrasındaki düzenlemeye göre “Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir”. Bu madde gereğince manevi tazminat sadece kusurlu olan diğer eşten ve ancak boşanma davası ile birlikte istenebilir. Bir kimsenin eşi tarafından aldatılmamayı isteme hakkı şeklinde herkese karşı ileri sürebileceği mutlak bir kişilik hakkı yasalarda yer almadığından, aldatma eylemine katılan üçüncü kişinin aldatılan eşin bir mutlak hakkını ihlal etmesi söz konusu değildir. Başka bir anlatımla, evlilik birliğinin tarafı olmayan ve dolayısıyla sadakat yükümlülüğü bulunmayan üçüncü kişinin eşler arasındaki evlilik sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklere uyma zorunluluğu bulunmamaktadır.”

Sıkça Sorulan Sorular

Zina sebebi açılan boşanma davaları hakkında sıkça sorulan soruları sizler için derledik.

Zina sebebiyle boşanma davası tek celsede biter mi?

Zina sebebiyle açılan boşanma davalarında eğer aldatma olgusu açık ve net bir şekilde kanıtlanabiliyor ve taraflar arasında maddi-manevi tazminat, velayet, mal paylaşımı gibi konularda anlaşma sağlanmışsa, dava tek celsede sonuçlanabilir.

Ancak, delillerin yetersiz olması, tanık beyanlarının çelişkili olması veya tarafların boşanma şartlarında anlaşamaması durumunda dava uzayabilir. Bu nedenle, davanın süresi ve tek celsede bitip bitmeyeceği, her somut olayın özelliklerine göre değişkenlik gösterir.

Zina yapan eş mal alabilir mi?

Hakim tarafından verilen karar ile zina yapan eş, mal paylaşımında daha az pay alabilir veya hiç pay alamayabilir. Ancak, bu durumun gerçekleşebilmesi için boşanma davasının zina sebebine dayandırılması ve zinanın ispatlanması gerekmektedir.

Zina yapan eş boşanma davası açabilir mi?

Evet, zina yapan eş de boşanma davası açabilir. 

Ancak, Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesi uyarınca, zina yapan eş, kendi zina fiiline dayanarak boşanma davası açamaz. Bu nedenle, zina yapan eş, boşanma davasını genel veya diğer özel boşanma sebeplerine dayandırmalıdır.

Aldatan eş nafaka alır mı?

Aldatan eşin nafaka alıp alamayacağı, nafakanın türüne ve boşanma davasındaki kusur durumuna bağlıdır. Boşanma sürecinde, mahkeme kararı kesinleşene kadar, kusur oranına bakılmaksızın ihtiyaç sahibi eşe tedbir nafakası bağlanabilir.

Ancak, boşanma kararı verildikten sonra, yoksulluk nafakası talep eden eşin, diğer eşe göre daha az kusurlu veya eşit kusurlu olması gerekir. Dolayısıyla, aldatma fiilini işleyen ve bu nedenle daha fazla kusurlu olan eş, yoksulluk nafakası alma hakkını kaybeder.

Avukat Hamza Bağırsakcı, Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olup, hukuk pratiğini teknoloji ile birleştiren dinamik bir hukuk profesyonelidir.

Özel hukuk davalarından ceza yargılamalarına, tıbbi uyuşmazlıklardan ticari meselelere kadar geniş bir yelpazede hizmet sunarken, yapay zekâ teknolojilerini hukuki süreçlere entegre ederek müvekkillerine hızlı ve şeffaf çözümler sunmaktadır.