Terk Edildim Hemen Boşanma Davası Açabilir Miyim?

|

Av. Hamza Bağırsakcı

Hayır, eşiniz tarafından terk edildiğinizde hemen boşanma davası açmanız mümkün değildir. Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesine göre, terk nedeniyle boşanma davası açabilmek için belirli şartların yerine getirilmesi gerekmektedir.

Yargıtay kararlarına göre, haklı bir sebep olmaksızın evi terk eden eş, evlilik birliğine aykırı davranarak kusurlu sayılır ve terk edilen eşin boşanma davası açma hakkı doğar.

Terk Nedeniyle Boşanma Davası Açma Şartları

Terke dayalı boşanma davası açabilmek için aşağıdaki şartların yerine getirilmesi gerekmektedir:

  • Evliyken evi terk etmek: Eşlerden birinin, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla ortak konutu terk etmesi veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmemesi gerekmektedir.
  • Terk süresinin en az 6 ay olması: Terk durumunun kesintisiz olarak en az 6 ay sürmüş ve hâlâ devam ediyor olması şarttır.
  • Eve dön ihtarı yapılması: Terk edilen eşin, terk eden eşe noter veya mahkeme aracılığıyla “eve dön” ihtarı göndermesi gerekmektedir. Bu ihtar, terk olayının dördüncü ayı bitmeden yapılmamalıdır.
  • İhtarın sonuçsuz kalması: Gönderilen ihtara rağmen terk eden eş, iki ay içinde ortak konuta dönmezse, terk edilen eş boşanma davası açma hakkına sahip olur.

Evi terk nedeniyle açılan boşanma davasının boşanma ile sonuçlanabilmesi için, Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesinde belirtilen şartların sağlanması yeterli değildir. Aynı zamanda, terk eden eşin, haklı bir sebep olmaksızın sadece evlilik birliğinin yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla evi terk ettiğinin tanıklar ve diğer delillerle mahkemede kanıtlanması gereklidir.

Boşanma sürecinizi Av. Hamza Bağırsakcı’nın tecrübesinden faydalanarak dava süreçlerinizi güvenle yönetebilir, danışmanlık hizmetleri için 0541 526 98 40 üzerinden bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Terk Nedeniyle Boşanma Davasının Açılamayacağı Haller

Terk nedeniyle boşanma davası, aşağıdaki durumlarda açılamaz:

  • Haklı bir sebep varsa: Eşin, sağlık sorunları, iş gereklilikleri veya eğitim gibi geçerli nedenlerle ortak konuttan ayrılması durumunda terk nedeniyle boşanma davası açılamaz.
  • Eşin ortak konuta dönmesi engelleniyorsa: Diğer eş, ortak konuta dönmek isteyen eşi engelliyorsa veya eve kabul etmiyorsa, terk nedeniyle boşanma davası açılamaz.
  • Eşin ortak konutu terk etmeye zorlanması durumunda: Eşlerden biri, diğerini ortak konutu terk etmeye zorluyorsa, terk nedeniyle boşanma davası açılamaz.
  • İhtar yapılmamışsa veya usulüne uygun değilse: Terk eden eşe noter veya mahkeme aracılığıyla “eve dön” ihtarı gönderilmemişse veya ihtar usulüne uygun yapılmamışsa, terk nedeniyle boşanma davası açılamaz.
  • Terk süresi altı aydan kısa ise: Terk durumunun kesintisiz olarak en az altı ay sürmemesi halinde, terk nedeniyle boşanma davası açılamaz.

“Evlilik Birliğini Sarsan Boşanma Nedenleri” konusunu detaylıca ele aldığımız şu içeriğimizi de ziyaret edin: https://yontemlaw.com/evlilik-birligini-sarsan-bosanma-nedenleri/

Terk Nedeniyle Boşanma Davasına İlişkin Yargıtay Kararları

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2022/400 K. 2023/514 T. 24.05.2023:

” 3. Evlilik “birlik ilkesi” üzerine kurulmuştur. Evlenme ile eşler arasında “evlilik birliği” kurulmuş olur ve tarafların evlilik birliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirme görevleri başlar. Bu görevlerin en önemlisi ise evliliğin amacıyla uyumlu şekilde eşlerin birlikte yaşamalarıdır. Bu bağlamda birlik süresince kural olan; zorunlu nedenler dışında eşlerin birlikte yaşamasıdır. Asıl kuralın aksine eşlerden birinin bu birliktelikten haklı bir sebep olmaksızın özgür iradesi ile ortak yaşamdan ayrılması ise “terk” olarak kabul edilir.

4. Terk mutlak ve özel bir boşanma sebebi olarak 4721 sayılı Kanunu’nun 164 üncü maddesinde; “(1) Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. (2) Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz” şeklinde düzenleme altına alınmıştır.

5. Terk sebebiyle açılan boşanma davaları kendine has özellikleri nedeniyle bu davalarda “dava koşulları ile yargılama usulü” iç içe geçmiş hâldedir. Dava çok sıkı maddi ve şekli şartlara bağlanmış olup titizlikle incelenme gerektirmektedir. Buradan hareketle söylenmelidir ki; hâkim, terk sebebine dayalı boşanma dava şartlarının oluşup oluşmadığını maddi hukuk ve usul hukuku açısından olmak üzere iki ayrımda inceleyerek karar vermelidir. Maddi hukuk açısından “terk eylemi” evlilik birliğinin yüklediği yükümlülükleri yerine getirmeme maksadı ve ortak hayata son verme kastı taşımalı, haklı ve hukuka uygun bir nedene dayanmamalı ve son olarak altı ay süreyle devam ediyor olmalıdır. Maddenin ikinci fıkrasında ise usul hukuku açısından üzerinde dikkatle inceleme yapılması gereken “ihtar müessesesi” açıklanmıştır.

6. Nitekim öğretide de terk; “…ortak hayatın kesilmesidir. Bunun için eşlerden birinin ortak konuttan ayrılması ve konuta geri dönmemesi gerekir. Eşlerin aynı evde yaşamakla birlikte, oturma ve yatak odalarını ayırmaları, birbirleriyle hiç konuşmamaları terk sayılmaz; çünkü burada durumun daima normale dönmesi ihtimali ve imkânı vardır. Ortak konuttan ayrılma, isteyerek olabileceği gibi, eşlerden birinin diğerini evden atması sonucunda, yani zorla da olabilir. Bu durumdu eşin evden ayrılmasında hukuka aykırılık unsuru yoktur. Bu takdirde terk eden eş, ötekini kovan eştir. Eşlerden biri nikâhtan sonra birlikte seçtikleri ortak konuta hiç gelmezse, yine terk vardır. Buna karşılık eşlerden birinin diğerinin yakınlarıyla oturmayı reddetmesi terk değildir” (Bilge Öztan, Aile Hukuku, 6. Bası, Ankara 2015, s. 667) şeklinde açıklanmaktadır.

7. O hâlde, ortak konutu terke zorlayan veya eve dönmeyi engelleyen eşin, gerçekte terk eden eş olması nedeniyle, terke dayalı boşanma davası açma hakkı bulunmadığı sonucu ortaya çıkmaktadır. Ortaya çıkan bu sonucun, yasanın konuluş amacına da uygun olduğu anlaşılmaktadır. Aksine görüşün kabul edilmesi hâlinde; ortak konuttan kovulan, fiilen ayrılmaya zorlanan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesi engellenen eşe karşı, haksız konumda bulunan eşin boşanma davası açma hakkı olduğunun kabulü ile boşanma kararı elde edebileceğinin düşünülmesi, hukuk devleti ilkesine aykırı olacağı her türlü duraksamadan uzaktır.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, E. 2016/18628 K. 2017/7501 T. 15.06.2017:

“Yapılan yargılama ve toplanan deliller davacı-karşı davalı erkeğin, birlik görevlerini (TMK.m. 186/3) yerine getirmediği, gece geç saatlerde eve döndüğü, eşi ve çocuklarıyla ilgilenmediği, eşine şiddet uyguladığı, anlaşılmaktadır.

“Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır” (TMK m. 164/1).

Somut olayda da terk edilen, davacı-karşı davalı erkek değil davalı-karşı davacı kadındır. Çünkü davalı-karşı davacı kadın ortak konutu terk etmeye zorlanmıştır. Davacı-karşı davalının terk nedeniyle boşanma davası açma hakkı bulunmamaktadır. (Hukuk Genel Kurulunun 13.03.2015 gün ve 2013/2-1688 E, 2015/1032 K. sayılı ilamı)

Mevcut duruma göre, davacı-karşı davalı tam kusurlu, davalı kusursuzdur. Davalı-karşı davacının karşılık boşanma davası açması hakkın kötüye kullanılması (TMK m. 2) niteliğinde değildir. Davacı-karşı davalının boşanma davasının reddine, davalı-karşı davacının karşılık boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, deliller yanlış değerlendirilerek, davacı-karşı davalının davasının kabulü, davalı-karşı davacının karşılık boşanma davası ve davasının eki niteliğindeki tazminat taleplerinin reddi doğru olmamıştır.”

Davacı eşin davalı eşin evi terk etmesinden itibaren dört aylık yasal süre dolmadan ihtar göndermiş olması halinde TMK m.164’ün koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi yönünde karar:

 Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, E. 2012/25381 K. 2013/10652 T. 15.04.2013:”-Davacı-karşı davalı kocanın davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dava terk nedenine dayalı boşanma davasıdır. Davacı ihtar talebinde davalı eşin 11.01.2011 tarihinde evi terk ettiğini, daha sonra davalı kadın tarafından açılan boşanma davasının, barışmaları üzerine 20.04.2011 tarihinde feragatle sonuçlandığını; ancak 2-3 gün sonra eşinin evi sebepsiz terk ettiğini söylemiştir. O halde, davacı-davalı kadının 20.04.2011 tarihinden sonraki bir tarihte evden ayrıldığının anlaşılmış olmasına göre ihtar 4 aylık yasal süre dolmadan 21.06.2011 tarihinde istenmiş olup Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesi koşulları oluşmamıştır. Bu yön gözetilmeden davanın reddi yerine kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.”

Terk eden eşe gönderilen ihtarda eve dönüş süresi olan iki aylık sürenin açıkça gösterilmesi gerektiği, aksi takdirde ihtarın sonuç doğurmayacağı yönünde karar:

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, E. 2008/2407 K. 2009/4926 T. 18.03.2009: “terk ihtarında davalı kadının tebliğ tarihinden itibaren iki ay içerisinde müşterek konuta dönmesinin ihtar edilmemiş olmasına göre geçersiz ihtara dayanılarak açılan davanın reddi doğrudur.”

Sıkça Sorulan Sorular

Terk nedeni ile açılan boşanma davaları hakkında sıkça sorulan soruları sizler için derledik.

Terk nedeniyle ihtar ne zaman çekilir?

Terk nedeniyle boşanma davası açmak isteyen eş, terk eden eşin ortak konutu terk etmesinin üzerinden en az dört ay geçtikten sonra ihtar çekebilir.

Evi terk eden eş kusurlu sayılır mı?

Evet, eşlerden birinin, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla haklı bir sebep olmaksızın ortak konutu terk etmesi durumunda, bu eş kusurlu sayılır.

Evi terk eden eş boşanma davası açabilir mi?

Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla ortak konutu terk etmişse, bu eşin terk nedeniyle boşanma davası açma hakkı bulunmamaktadır.

Ancak “Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır” (TMK m. 164/1). Bu nedenle zorlandığı için evi terk eden eş, terk nedeniyle boşanma davası açabilir.

Kadın evi terk ederse erkek ne yapmalı?

Kadının evi terk etmesi durumunda, erkeğin hukuki olarak atması gereken adımlar bulunmaktadır. Öncelikle, Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesine göre, terk edilen eş, terk eden eşe karşı boşanma davası açabilmek için belirli şartları yerine getirmelidir. Bu şartlar arasında, terk olayının en az altı ay sürmesi ve bu süre sonunda hâkim veya noter aracılığıyla yapılan ihtarın sonuçsuz kalması gerekmektedir.

Ayrıca gönderilecek bu ihtarda, eve dönüş süresi olan iki aylık sürenin açıkça gösterilmesi gerekir. Aksi taktirde gönderilen ihtar geçersiz olacaktır.

Evi terk eden kadının mal paylaşımı nasıl olur?

Evi terk eden kadın, boşanma durumunda mal paylaşımı sürecinde yasal haklarını kaybetmez; Türk Medeni Kanunu’na göre, evlilik birliği içinde edinilen mallar her iki eşin de ortak malı olarak kabul edilir ve eşit şekilde paylaşılır.

Evi terk eden koca ağır kusurlu sayılır mı?

Evi terk eden koca, Yargıtay kararına göre evlilik birliğini temelden sarsan ağır kusurlu sayıldığından, terk edilme nedeniyle boşanma davasında kusurlu taraf olarak değerlendirilir. Ancak kusur durumunun her somut olaya özgü değerlendirilmesi gerekmektedir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, E. 2022/1354 K. 2022/3591 T. 14.04.2022:”İlk derece mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebep olan olaylarda yılın 6 ayını anne-babası ile aynı evde yaşayarak ortak konutun manevi bağımsızlığını sağlamayan, birlik görevlerini yapmamak için evi terk eden, eşine hakaret eden erkeğin, eşine hakaret eden kadına göre ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir.”

Avukat Hamza Bağırsakcı, Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olup, hukuk pratiğini teknoloji ile birleştiren dinamik bir hukuk profesyonelidir.

Özel hukuk davalarından ceza yargılamalarına, tıbbi uyuşmazlıklardan ticari meselelere kadar geniş bir yelpazede hizmet sunarken, yapay zekâ teknolojilerini hukuki süreçlere entegre ederek müvekkillerine hızlı ve şeffaf çözümler sunmaktadır.